Roma Medenİyetİ

Başta Avrupa olmak üzere tüm dünyanın askeri, politik ve toplumsal yapısına etki etmiş olan Roma Medeniyeti krallık, cumhuriyet ve imparatorluk dönemleri ile 2000 yıldan fazla tarih sahnesinde kalmıştır. Yıkıldıktan sonra mirasına yıllarca sahip çıkılan bu medeniyetin özellikle bugünkü batı medeniyetinin temellerine etkisi tartışmasızdır.

Roma İmparatorluğu en geniş topraklara sahip olduğu devirde dünyada yaşayan her dört insandan birinin yaşadığı topraklara sahipti. Askeri anlamda yıkıcı bir güce sahip olan Roma, politik oyunları ile de tarihin sayfalarında yerini almıştır.

Antik Roma'dan Cumhuriyete

Antik Roma M.Ö 21 Nisan 753 yılında Romulus ve Remus kardeşler tarafından kurulmuştur. Etrüksler M.Ö.7 yüzyılda Roma'yı ele geçirseler de MÖ 509'da Latinler ve Sabinler tekrar ele geçirip cumhuriyeti kurmuşlardır.

Efsaneye göre, Remus ve Romulus kardeşler bir şehir kurmaya karar verirler ancak şehri kurmaya başladıkları sırada iki kardeş arasında basit bir anlaşmazlıktan dolayı kavga çıkar. Bir anlık öfkesine yenik düşen Romulus, kardeşi Remus’u öldürür ve şehri tek başına kurar. Romulus’un kurduğu bu şehir 'Roma' ismini alır.

Sabin Kadınlarının Alıkonması
Şehrin iskân yeri haline gelmesi için Romulus; kaçakları, hırsızları, sürgün edilmiş insanları burada toplamaya başlar. Hepsinin kralı haline gelen Romulus şehirde kadın nüfusu az olduğu için adamları ile bir çözüm yolu olarak şenlik düzenlerler ve komşu halk Sabin halkını da çağırırlar. Şenliğe katılan Sabin halkını savunmasız bir halde yakalayan Romulus ve adamları tüm kadınları, kızları kaçırırlar ve kendilerine eş yaparlar.Ardından Sabine erkekleri ile savaşa giren Roma halkı, Sabin kadınlarının olaya dahil olması ile olası bir yenilgiden kurtulurlar. Sabin Kralı Tatius ve Romulus arasında bir barış antlaşması imzalanır ve iki halk iki kralın hükümdarlığı altında yaşamaya başlar. İlerleyen süreçte Tatius’un erken ölümü ile Romulus’un tek başına iki halkı yönetmesinin yolu açılır. Böylelikle yeni kurulan Roma şehrinde yeni bir toplum oluşturulmuş olur.

Sezar'dan İmparatorluğa

Traian'ın Laodikya'da bulunan 3 metrelik heykeli
46 yılında Sezar Germen barbarları üzerine yaptığı sefer dönüşü, gerektiği üzere Rubikon nehrini geçmeden önce ordusunu dağıtmamış ve Roma'ya geri dönerek diktatörlüğünü ilan etmiştir. Sezar M.Ö.44 yılında evlilik dışı oğlu Brütüs tarafından öldürülmüştür. Bundan sonra Roma varisi olduğunu iddia eden Batı medeniyetleri kendi liderlerine Sezar anlamına gelen sıfatlar kullanmışlardır. Doğu Roma hükümdarına Kayser-i Rum denirken, Almanlar Sezar yerine Kaizer, Ruslar ise Çar ifadelerini kullanmışlardır. Fatih Sultan Mehmed de İstanbul'u fethettiğinde kendisini Kayser-i Rum olarak ifade etmiştir yani Roma'nın Sezar'ı.

Roma Cumhuriyeti, Octavius Augustus tarafindan M.Ö. 27'de imparatorluğa dönüşmüştür.

Roma, M.S. 98 ve 117 yılları arasında Roma'nın imparatoru olan Traian'ın döneminde en geniş topraklarına ulaşmıştır.

Roma'nın o devre etkisini anlamak için bu noktada şöyle bir not düşebiliriz ki, Jül Sezar Temmuz ayına kendi adını (Julius, July), ardından gelen Augustus ise ondan aşağı kalmayarak Ağustos ayına kendi adını vermiştir. Ve tabi ki bu iki ayın da gün sayıları eşittir.

Labarum nedir?

Labarum
Labarum, efsaneye göre Konstantin'in bu sembolü rüyasında görmesi ve kendisine "bununla fethet" diye seslenilmiştir. Konstantin'in daha sonra muhtemelen düşen göktaşını ruhani bir mesaj olarak algılayıp, Romalı askerlerin kalkanları üstüne Chi ro - Labarum adı verilen bir işaret yaptırmıştır. Labarum, Antik Yunan (Grek) alfabesindeki Chi (X) ve Rho (P) harflerinin iç içe geçmesiyle oluşmuştur. Erken dönem Hıristiyanlığında Mesih'in Latince ismi Christus'u (Hristiyan) simgelemektedir.Bu işaret halen Ortodoks Patrikhanesi tarafından kullanılmaktadır.

Roma'da Hristiyanlığın Yükselişi

M.S dördüncü yüzyılın başlarında, Roma İmparatorluğu tarihindeki en büyük krizlerden biriyle yüzleşti. İmparatorluğu, ikisi batıda ve ikisi doğuda olmak üzere dört parçaya ayrılmıştı. Dört tarafta birbiriyle savaş içindeydiler. Bunlardan Konstantin imparatorluğu birleştirmeye çalışacaktı. Bu savaşların sonunda Konstantin galip gelecek ve imparatorluğa yeni bir din miras bırakacaktı; Hristiyanlık.

M.S 312 yılının sonbaharında batıdaki iki imparatordan biri olan Konstantin Roma’daki düşmanı Maxentius ile karşılaşmak üzere Roma’ya doğru yürüdü. Konstantin ve ordusu Roma’ya doğru ilerlerken ilginç bir olaya şahit oldular. Bir teoriye göre Konstantin’in ordusunun o gün gördüğü şey gök taşıydı. Konstantin ile yolculuk edenler arasında büyüyen yeni bir dinin müritleri de vardı. Bu olayı Hristiyan müritler tanrıdan bir işaret olduğunu söylediler. Konstantin ani bir kararla askerlerine kalkanlarının üzerine hristiyanlığın sembolü olan Labarum‘u çizmeleri emrini verdi. Askerleri için çok sarsıcı bir karar olmuştu. Çünkü Roma henüz Hristiyanlığı kabul etmemişti. 

Tarihte Ponte Milvio Savaşı (Milvian Köprüsü Savaşı) olarak geçen bu kanlı savaşı Konstantin kazanmıştır. Maxentius ise kaçmaya çalışırken Tiber nehrinde boğularak ölmüştür. Konstantin ise artık tüm batı dünyasının kontrolünü eline geçirmişti. Batı imparatorluğunun ele geçirilmesiyle, Konstantin’in hedefi doğuya barışı getirmekti. Doğu imparatorları Daia ve Licinius savaş içindeydiler. Konstantin kendine dost olarak Licinius’u seçti ve kız kardeşini Licinius ile evlendirdi. Daha sonra ise iki taraf arasında anlaşmalar imzalandı. Hristiyan katip Lactantius‘un yazılarında 313 yılındaki Milan Bildirgesi Hristiyanlık tarihinin dönüm noktası olarak geçer. Yıllarca süren zulmün ardından ilk kez bu yeni dine imparatorluğun her yerinden müsaade edildi.
Temmuz ayının sahibi Julius Caesar (Sezar)

İmparator Konstantin’in Hristiyanlığa ilgisi giderek artmış ve Hristiyan olmuştu. Kendisi için yapılan Savaş Anıtı’nın merasiminde Roma’nın geleneksel tanrılarına kurban bağışlaması gerekirken bunu reddetmiş ve Roma geleneklerine karşı koymuştu. Bununla kalmayıp Pagan tapınaklarına bağışlanan parayı Roma’da St. Peters-Burg’u da içeren, Hristiyan yapılarına aktardı. Bunun üzerine senato tabi ki boş durmadı. Doğu imparatoru Licinius ile anlaşıp Konstantin’i öldürmek istediler fakat bunu başaramadılar. Böylece Konstantin ve Licinius arasında savaş başladı. Bu savaş dönemi uzun sürdü. Bu savaş aynı zamanda geleneksel Roma tanrılarıyla yeni Hristiyan dini arasındaki mücadeleydi. Bir yanda Roma ordusu tek tanrı adına yürü diyen Konstantin, diğer yanda ise Roma’ya onu ihtişamlı yaratan tanrılarını geri vereceğim diyen Licinius.

M.S 316‘daki ilk savaş beraberlikle sonuçlandı. Rahatsız edici bir barış 7 yıl sürdü. Ardından Licinius Hristiyanlara saldırdı ve papazlarını katletti. İkinci bir savaş kaçınılmazdı. İkinci savaş bugünkü Üsküdar‘da gerçekleşti. Savaş berabere devam ederken Konstantin Hristiyan sancağını açtırdı. Zamanın tarihçileri, Konstantin’in Hristiyan sancağının sihirli güçleri olduğundan korkan Licinius’un ordusunda nasıl karmaşaya neden olduğunu anlattı. Savaştan galip çıkan taraf Konstantin’di. Licinius ise esir alındı. Acımasızlığıyla tanınan Konstantin her ne kadar Licinius’u affetse de 6 ay sonra onu öldürtmüştür. Konstantin 12 yıl daha hüküm sürecekti.

Konstantin artık bütün Roma topraklarına hükmediyordu. Hristiyanlık Roma’nın kutsal dini oldu. Konstantin ise Roma’nın ilk Hristiyan imparatoru oldu. Onun mirası en uzun süre ve en geniş alana yayılandır. Onun sayesinde günümüzde Hristiyanlık en yaygın din olmuştur.

Konstantin'in 313 Milano Fermanı ile Hristiyanlığı serbest bırakması ve ülke merkezini 328 yılında İstanbul'a alması ile Roma'nın ekseni doğuya kaymıştır. Roma İmparatorluğu'nu birleştiren Konstantin'in Hristiyanlığı serbest bırakması bugünkü Avrupa'nın da inanç temellerini atmış olmasına sebep olmuştur.

Konstatinopolis şehrinin en güçlü olduğu dönem Latin dönemin son güçlü imparatoru I.Justunianus (527-565) dönemidir. Halkını çok düşünmeyen ve ağır vergiler toplayan Justunianus, şehri kalkındırmış ve nüfusu 1 milyonu aşan bir şehir bırakmıştır.

Doğu ve Roma İmparatorluklarının ortak son imparatoru olan Thedosius (375-395) 391 yılında Hristiyanlığı resmi din olarak kabul ederek aslında Avrupa'nın dinine karar kılmıştır. Thedosius aynı zamanda İznik teslisini teşvik etmiş, dinin ülkeye yerleşmesi için bir dizi önlem almış ve 393 yılında da olimpiyat oyunlarına da son veren hükümdar olarak tarihe geçmiştir. Thedosius aynı zamanda Marmaray kazıları sırasında bulunan Yenikapı (Langa) Limanı'nı inşa ettiren ve bugün Sultanahmet Meydanı'nda bulunan III.Thutmosis'e ait dikilitaşı 390 yılında İskenderiye'den getirten imparatordur.

Batı Roma İmparatorluğu MS 476 yılında, Hun İmparatoru Atilla'nın baskınları ile oluşan Kavimler Göçü'nden etkilenerek yıkılmıştır. Roma'ya doğru inen German kavimleri Roma'yı işgal etmiş ve Roma son bulmuştur.

Doğu Roma ise 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet önderliğindeki Türkler tarafından yıkılmıştır.

Roma İmparatorluğu devrinde 6 kilometrekareye yayılmış 55 milyon nüfusuyla dünyanın bilinen nüfusunun %25'ini barındırıyordu. Buna karşın Osmanlı ise 5.2 kilometrekareye yayılmış ve devrinde tahmini 15 milyon insanı barındırmıştır. Osmanlı en geniş topraklarına 1599 yılında 3.Murat ile ulaşmış ve 1699 II.Viyana Kuşatması sonrası Karlofça ile gerilemeye başlamıştır.

Bizans nedir? Rum Kimdir?

Bugün Türkiye'de telaffuz edilen 'Rum' kelimesi Doğu Roma İmparatorluğu zamanında Romalılar ifade etmek için kullanılmıştır. O zaman Doğu Roma İmparatorluğu topraklarında yaşayanların çoğu Helen (Yunan) idi ve Yunanca da halk arasında konuşulan dil idi. Ancak Doğu Roma İmparatoru Herakleios devletin dilini ve yönetimini 7.yy'dan sonra Helen olarak tanımladığı için Anadolu'da yaşayan Yunanlılar (Helen) 'Rum' olarak anılmaya devam etmiştir yani Romalı. 

İstanbul'da yaşayan Helen'lerin 'Rum' olarak ifade edilmesinin sebebi de buradan gelmektedir. Rum daha çok Anadolu için kullanılırken Balkanlar için 'Rumeli' kelimesi kullanılmıştır.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiğinde kendisini Rum ülkesi imparatoru (Kayser-i Rum) olarak ilan etmiştir.  İstanbul adı ise Rumca, "eis ten polin" ifadesinden gelmektedir. "Eis ten polin", şehrin içine doğru anlamına gelmektedir. Latin Romalılar bu şehre Konstantin'in şehri manasında Konstantinopolis demiştir.

Yunanlılar Anadolu için Doğu Helas (Yunanistan), Küçük Asya (Asia Minor) derken, Yunanistan kelimesi ise Ion ülkesi anlamındaki 'Ionistan' kelimesinden türetilmiştir. 

Doğu Roma'ya Bizans denmesine, 1648 yılında Alman tarihçi Wolf tarafından kullanılmasıyla başlanmıştır. Bizans adı Dor şehri olan Megara'dan gelen Kral Byzas'dan gelmektedir. Byzas Anadolu'ya geçerek M.Ö.667'de bugünkü Yenikapı'da Byzantious'u kurmuştur.

Ancak günümüzde Yenikapı'da 8500 yıl öncesine tarihlenen kalıntılar ve yerleşim bulunmuştur. Özellikle limanda bulunan gemilerle beraber pek çok eser çıkarılmıştır. Gemiler kuma gömülü ve korunmuş halde bulunmuştur. Bugünkü İstanbul'daki medeniyetin tarihi 400.000 yıl öncesine dayandığına dair bulgularda mevcuttur.

Latinlerden Helas'a Doğu Roma

İmparator Herakleios (610-641) orduda kullanılan dilin Latince yerine eski Yunanca olmasına karar vermiş ve İmparatorluğun yöresel idare birimlerini de değiştirmeye başlamıştır. Doğu Roma İmparatorluğunda eski Yunanca yüzyıllardır hakim konuşma dili olmasıyla beraber, bu değişiklik, resmi olarak Bizans İmparatorluğu'nun Latince dilini ve alışılagelmiş Roma devleti gelenek ve göreneklerini bir tarafa bırakması anlamına gelmiştir. 


İmparator Herakleios Sikkeleri
Gerçekten M.S. 800'den sonra batı Avrupa'da Papalık ve Frankların hükümdarlığı olan Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu Konstantinopolis'ta bulunan bir Roma İmparatorluğu'nun otoritesini kısmen bu nedenle reddetmeye başlamışlardır.

İmparatorların resmî unvanları Herakleios'tan önce Augustus idi ama Dominus (Hakim) adı da kullanılmakta idi. Resmi olarak, imparatorların adları

İmparator+Sezar+taht ismi+Augustus

olarak ifade edilmekte idi. Herakleiostan sonra resmi isim eski Yunanca

Basileus (Gr. Βασιλεύς)+taht ismi

olarak ifade edilmeye başlandı. 

Basileus sözcüğü eskiden kral, hükümdar anlamına gelmekteydi, ama bu tarihten sonra 'İmparator' anlamını aldı. Bundan sonra eski Yunancada diğer krallar için Regas (Lat. "Rex" sözcüğünden geliştirilmiş Gr. Ρήγας) veya Archon (Gr. Άρχων, "hükümdar") sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır. Bizans İmparatorları için çok kullanılan diğer unvanlar Otokrat (Gr. Αυτοκράτωρ) ve daha aşırı olarak Dünya hakimi Kosmokrator (Gr. Κοσμοκράτωρ) ve Zaman hakimi"Kronokrator" (Gr. Χρονοκράτωρ) olmuştur. Diğer taraftan yüzyıllar sonra kendilerini hâla Roma İmparatoru olarak ünvanlandıran Bizans İmparatorları, Katolik batı Avrupa Hristiyanları tarafından Yunanların İmparatoru olarak isimlendirilmeye başlanmıştır.

Kaynaklar:

Yorumlar