Bizans Sarayları

Büyük Konstantin'in İstanbul'u Yeni Roma adıyla başkent seçmesinden sonra İstanbul Roma İmparatorluğu içinde farklı bir anlam kazanmış ve adı kendisinden sonra Konstatin'in şehri anlamında Konstantinopolis adıyla anılmıştır. Konstantin ile başlayan yeni şehrin gelişimi durmaksızın devam etmiş ancak yıllar içinde yangınlar, depremler, istilalar ve savaşlardan geçen bu şehirden geriye Bizans dönemi ile ilgili az sayılabilecek eser kalmıştır. 


Konstantinapolis Yerleşimi

Bukoleon Sarayı

II.Theodosios tarafından yaptırılan Bukoleon Sarayı, kapısındaki bir grup aslan ve boğa  heykelleri dolayısıyla Bukoleon adıyla bilinmektedir. Cankurtaran ve Kumkapı arasındaki sahilde duvar kalıntısı görülen sarayın yapımı 400'lü yıllara tarihlendirilmektedir. Burası imparator (Belisarius) feneri içeren liman noktasıdır. Saray daha sonra genişletilmiştir ve Büyük Saray ile birleştiği düşünülmektedir. Bugün var olan saray kalıntıları sahilde görülebilmektedir. Surlarla birleşik olan ve Büyük Saray'a bağlanan bu sahil sarayı, imparatorun denizden yaptığı seyahatler için kullandığı limanı ile 18.yy'da yapılan demiryolu ve 1950'lerde yapılan sahil yolu çalışmaları ile büyük oranda yıkılmıştır. Benzer mimarideki Split Sahil Sarayı'da MS4.yy'da Roma imparatoru Diocletianus tarafından yaptırılmıştır ve Dünya Kültür Mirası listesindedir.

Bukoleon Sarayı

Büyük Saray (Magnum Palation)

Büyük Saray, Hipodrom (Sultanahmet Meydanı) ile Ayasofya arasında, şu anki Sultanahmet Cami'nden denize doğru olan alanı kaplayan ve sırtı Bukoleon Sarayı'na dayanan ilk ve en büyük saraydır. 330 yılında imparatorluk başkenti ilan edilen Konstantinopolis'in ilk sarayı olan Magnum Palation (Büyük Saray), Basileos Oikia (İmparator Evi) olarak da anılmıştır. Saray Batı Roma imparatorluk sarayları örnek alınarak inşa edilmiş ancak zaman içerisinde doğu medeniyeti etkileri de iç süslemelerde görülmüştür. 

Büyük Saray'ın yer altındaki kalıntıları
Bu ihtişamlı yapı, bahçe ve gezinti alanlarının arasına dağılmış birbirinden bağımsız, imparatora ait yatak odaları, taht ve tören salonları, kilise ve şapeller, muhafız koğuşları, imalathaneler, hapishane, depolar, ahırlar gibi yapıları kapsamaktadır. İmparatorun, bugün Sultanahmet Cami'nin olduğu yerde bulunan imparator locasından hipodromdaki müsabakaları takip ettiği bilinmektedir.

I. Aleksios Komnenos Dönemi’nde (1081-1118), Büyük Saray yalnızca resmi ikametgah ve toplantı yeri olarak kullanılmış, Mangana Sarayı ve Blakherna Sarayı daha önem kazanmıştır. IV.Haçlı seferi ile gelen Latin istilası sırasında (1204-1261) kentteki pek çok yapı gibi burası da yağmalanmış, Mihail Paleologos tarafından geri alındığında da maddi imkansızlıklar nedeniyle onarılamamıştır.
Sarayın kalıntıları bugün bölgedeki otopark, dükkan ve binaların altında bulunmuştur. Buralara yapılan özel turlarla ulaşılabilmektedir ancak yapının çoğu bölümü bakımsız durumdadır.

Blaherna Sarayı 

Tekfur Sarayı
500 yılı civarında yapılmış olan Tekfur Sarayı, Blaherna Sarayı'nın bir parçası olarak kabul edilir. Blaherna Sarayı içinde Vlaherna Ayazması bulunmaktadır ve 5.yy'da imparatoriçe Pulcheria Vlaherna Ayazması üzerine bir kilise yaptırmıştır. Kilisenin yapımından birkaç yıl sonra Kudüs'ten gelen iki Bizanslının Meryem Ana'ya ait elbiseler olduğu iddiasıyla yanlarında getirdikleri 'Maforion' adlı giysiler kilisede saklanmaya başlanmış, böylece kilisenin önemi artmıştır. 

Haliç'e doğru olan yamaç üzerine inşa Blaherna Sarayı'da kiliseye gelen imparatorun dinlenmesi amacıyla yapılmış ve daha sonra genişlemiştir. 

Blahernitissa 
Kilisede 7. yüzyıla tarihlenen ve Blahernitissa adı verilen bir Meryem Ana ikonu yer almış ve doğal afetler ile düşman kuşatmalarına karşı bir çeşit koruyucu etkisi olduğuna inanılmıştır. Hatta efsane bu ikonanın 1453 yılındaki kuşatmada taşınırken düşürüldüğü için İstanbul'un fethedildiğine inanılmıştır.

Fetihten 20 yıl kadar önce bu kilise, içinde Meryem'in elbiseleriyle yanıp yok olmuştur. Şimdi burada 1900'lerde yapılmış küçük, şirin bir kilise vardır ve ayazma da kilisenin içindedir. 


Filoxenus, Antiochos, Lausos ve Mangana Sarayları

Filoxenus Sarayı (4,5.yy) 1001 direk su sarnıcının beslediği Çemberlitaş'taki saraydır. Bazı saray kalıntıları buradaki yapıların altında bulunabilmiştir.

Yine Sultanahmet Meydanı'nın Yerebatan Sarnıcı tarafında Antiochos Sarayı bulunmaktadır. MS430 yılında yapılmış olan Antiochos Sarayı'na adına veren 'Patricius' ünvanına sahip Persli Anthiochos, II. Theodosius’un eğitmenidir. Baskıcı ve imparator üzerinde etkisi olan Antiochos daha sonra saraydan uzaklaştırılmış ve mallarına da el konmuştur. Sarayı ise kiliseye çevrilmiştir. 

Antiochos ve Lausos Sarayları

Bir diğer saray ise, II. Theodosius’un bir diğer eğitmeni olan Lausos tarafından 5. yüzyılda inşa ettirilen Lausos Sarayı'dır. Lausos Pagan dönem tapınaklarından getirttiği koleksiyonları sarayında muhafaza etmiştir. Saray "Augustaion" meydanından başlayıp Altınkapı'ya devam eden şehrin protokol yolu Mese'ye yakındır. Lausos'un ölümünden sonra yangında yok olmuştur.

Antiochos ve Lausos Sarayları
Tesadüf o ki; Osmanlı döneminde hanedan dışında saray sahibi tek kişi olan İbrahim Paşa gibi ondan yaklaşık bin yıl önce yaşamış olan Doğu Roma’nın hanedan dışı soyluları da saraylarını aynı alana inşa ettirmişlerdir.

I.Basileios tarafından yaptırılan ve daha çok idari işler için kullanılan Mangana Sarayı, yine Hipodrom civarındaki bölgede bulunmaktadır. Ancak bu saraydan da günümüze sadece bir kaç parça kalabilmiştir.


Kaynaklar:


Yorumlar