RELATIVE CLAUSES

İngilizce metinlerde en çok karşılaşılan cümle yapıları birbirine bağlanmış tümcelerin olduğu uzun anlatımlardır. Birebir Türkçe'ye çevirerek anlamaya çalışmak hata olur ancak bu kullanımların kural ve verdikleri anlamları bilmek ve/veya hatırlamakta önemli..


Bağlama zamiri (relative pronoun) adı verilen who, which, that, where, whose gibi kelimelerle başlayan ve bir cümledeki ismi niteleyen ya da o isim hakkında ekstra bilgi veren cümleciklere relative clause ya da adjective clause (sıfat cümleciği) denir. Sıfat cümlecikleri, cümle içinde bağımsız olmayıp ana cümleye bağlıdırlar. Cümlede çoğunlukla niteledikleri isimden sonra gelirler. Ancak Türkçe’de bu tip cümleciklerin, nitelediği isimden önce geldiğine dikkat edilmelidir. Şimdi iki cümleyi alıp sıfat cümleciği hâlinde tek cümleye dönüştürelim:

  • The girl was very beautiful. (Kız çok güzeldi.)
  • She came to the party last night. (O, dün geceki partiye geldi.)

Birinci cümledeki the girl ile ikinci cümledeki she aynı kişidir. Demek ki nitelenecek isim the girl kelimesidir. Bu yüzden, the girl kelimesine “hangi?” (hangi kız?) sorusunu soralım. Cevap veren kısım sıfat cümleciğidir (dün geceki partiye gelen kız). Sıfat cümlecikleri, nitelenen isimden sonra geldiğine göre, bu cümlede the girl kelimesinden hemen sonra gelmelidir ve the girl kelimesi de insan olduğuna göre, iki cümle who ya da that ile bağlanmalıdır:

  • The girl who/that came to the party last night was very beautiful. (Dün geceki partiye gelen kız çok güzeldi.)

Eğer nitelenen isim cansız olsaydı, o zaman which ya da that kullanılacaktı.

  • Did your son like the present which/that you bought him for his birthday? (Oğlun, doğum günü için ona aldığın hediyeyi beğendi mi?)

Sıfat Cümleciği Türleri

Sıfat cümleciklerini aşağıdaki gibi dört gruba ayırabiliriz:

  • Defining relative clauses (Bir ismi tanımlayarak belirgin hâle getiren yapıdır. Mesela, sadece "The woman is looking at you" desek, karşımızdaki(ler) kimden söz ettiğimizi anlamaz ve “hangi kadın?” diye bir soru sorma gereği duyar. Hâlbuki "The woman who is standing on the corner of the street is looking at you" dersek, kadını tanımlamış oluruz ve bizi dinleyen kişi(ler) hangi kadın sorusunu sorma gereği duymaz.)
  • Non-defining relative clauses (Zaten tanımlanmış ve karşı tarafça anlaşılan, bilinen bir isimden sonra gelen yapıdır. Mesela, “annem, babam, Atatürk, İstanbul” gibi kelimeleri duyduğunda karşı taraf “hangi annen?, hangi baban?, hangi Atatürk?, hangi İstanbul?” gibi sorular sorma gereği duymaz. Bu isimlerden sonra mutlaka virgül konur ve ardından gelen cümle, o ismi tanımlamak yerine bize o isimle ilgili ek bilgi verir.)
  • Connective relative clauses (Ana cümledeki bir isim yerine, ana cümlenin tamamını tanımlayan yapıdır. Ana cümlenin sonuna virgül konur ve tek bağlama zamiri olarak which kullanılır.)
  • Reduced relative clauses (Cümlenin sıfat cümleciği kısmında who, which, that gibi bağlama zamiri kullanmadan yapılan yapılardır. Sıfat cümleciği kısmı, -ing almış bir fiille, past participle bir fiille, bir sıfatla, bir edatla (preposition), to ile ya da hiç fiil kullanmadan bir isim grubu ile kurulabilir.)

A. Defining Relative Clauses

Bir sıfat cümleciğinde nitelenen isim eğer belirgin değilse ve ancak sıfat cümleciği sayesinde belirgin hâle geliyorsa, bu tür sıfat cümleciklerine defining relative clauses (tanımlayan sıfat cümlecikleri) denir. 

Who/Which/That

·      İnsan tarif ederken who, cansız bir isim tarif ederken which kullanılır. That ise her iki durumda da mümkündür.

The teacher congratulated the student who/that got the highest mark. (Öğretmen, en yüksek notu alan öğrenciyi kutladı.)

Cümledeki the student kelimesinin hangi öğrenci olduğu belirgin değildir. Ancak who/that got the highest mark bölümü cümleye eklenince, öğrenci belirgin hâle gelmektedir.

I’ve repaired the chair which/that was broken yesterday. (Dün kırılan sandalyeyi tamir ettim.)

Aynı şekilde, cümledeki the chair kelimesinin hangi sandalye olduğu belirgin değildir. Ancak which/that was broken yesterday bölümü cümleye eklenince, sandalye belirgin hâle gelmektedir.

Ana cümlede nitelenen isme “hangi?” sorusunu sorduğumuzda cevap veren cümlecik sıfat cümleciğidir.

The burglar stole the gold ring which/that was in the safe. (Hırsız, kasada duran altın yüzüğü çaldı.) = Hangi yüzüğü çaldı?

They were living in a flat which/that didn’t have an air conditioner. (Kliması olmayan bir evde oturuyorlardı.) =Hangi evde oturuyorlardı?

A teacher who/that doesn’t like his job cannot teach well. (İşini sevmeyen bir öğretmen iyi öğretemez.) = Hangi öğretmen iyi öğretemez?

I like books which/that describe other countries. (Başka ülkeleri anlatan kitapları severim.) = Hangi kitapları severim?

People who/that watch TV a lot don’t read much. (Çok televizyon seyreden insanlar fazla okumazlar.) = Hangi insanlar fazla okumazlar?

The student who/that has passed the test is happy. (Testi geçen öğrenci mutlu.) = Hangi öğrenci mutlu?

The person who/that lives next door is a doctor. (Bitişikte oturan kişi doktor.) = Hangi kişi doktor?

·      Yukarıdaki örneklerde sıfat cümlecikleri, tanımlanan isimden hemen sonra gelmişlerdir. Bazen tanımlanan isme ait başka kelimeler, ifadeler de cümlede bulunabilir. Bu durumda, sıfat cümleciği bu isimlerden sonra gelir.

There is someone at the door who wants to see you. (Kapıda sizi görmek isteyen birisi var.)

Bu cümlede nitelenen kelime someone’dır ama sıfat cümleciği, at the door ifadesinden sonra gelmiştir. Çünkü at the door ifadesi, someone kelimesine aittir ve ondan ayrılamaz.

·      Who, which ve that kelimelerinden sonra gelen fiilin tekil ya da çoğul olması, tanımlanan kelimenin tekil ya da çoğul olmasına bağlıdır.

The children who are playing in the garden … (Bahçede oynayan çocuklar …)

The child who is playing in the garden … (Bahçede oynayan çocuk …)

·      Sıfat cümleciği ile ana cümlenin zamanları farklı olabilir.

I don’t think the vase which was broken the other day can be repaired. (Geçen gün kırılan vazo bence onarılamaz.)

·      Tanımlayan sıfat cümleciklerinde (defining relative clauses) who, which, that kelimeleri belli durumlarda atılabilir.

Tanımlamayan sıfat cümleciklerinde (non-defining relative clauses) bu mümkün değildir. Yani o tip cümlelerde bu kelimelerden biri mutlaka kullanılmalıdır.

This is the car Claude wants to buy. (Claude’un almak istediği araba bu.)

Aslında bu cümle, “This is the car which/that Claude wants to buy” olarak da kurulabilir. Her iki türlü de cümle doğrudur. Tanımlayan sıfat cümleciklerinde bu kelimelerin kullanılmasının zorunlu olup olmadığı, nitelenen kelimenin özne ya da nesne durumunda olup olmamasına bağlıdır.

 

Yukarıdaki cümlenin düz cümle hâli, “Claude wants to buy the car” dır. Yani nitelenen the car kelimesi, sıfat cümleciğinin içine yerleştirildiğinde nesne durumundadır. Eğer nitelenen isim nesne durumunda ise, which ya da that atılabilir.

 

Burada bir de pratik bir yol: Eğer nitelenen isimden sonra (the car), bir özne (Claude) geliyorsa, yani sıfat cümleciğinin kendi öznesi varsa, cümleye that/which konulsa da olur konulmasa da.

The man who/that came here yesterday was an engineer. (Dün buraya gelen adam mühendisti.) 

Cümleden who/that atılamaz. Çünkü nitelenen the man kelimesi, sıfat cümleciğinin içine yerleştirildiğinde özne durumundadır. = The man came here yesterday.

The man who/whom/that I met yesterday was an engineer. (Dün tanıştığım adam mühendisti.) 

Cümleden who/whom/that atılabilir. Çünkü nitelenen the man kelimesi, sıfat cümleciğinin içine yerleştirildiğinde nesne durumundadır. = I met the man yesterday.

Whose & of which

·      Eğer bir kişi ya da bir şeye ait olan bir isimden söz ediliyorsa, insanlar için de cansızlar ve hayvanlar için de whose kullanılabilir.

Do you know the man whose car was stolen? (Arabası çalınan adamı tanıyor musun?) = Araba, adama ait.

The child whose toys were broken in the park is in the car. (Parkta oyuncakları kırılan çocuk arabada) = Oyuncaklar, çocuğa ait.

The book whose cover I accidentally tore was David’s. (Kazara kapağını yırttığım kitap David’indi.) = Kapak, kitaba ait.

Can you repair the chair whose legs are broken? (Ayakları kırık olan sandalyeyi tamir edebilir misin?) = Ayaklar, sandalyeye ait.

·      Cansızlar için whose yerine … of which de kullanılır. Bu durumda, nitelenen kelimeden sonra virgül konur ve ardından sahip olunan kelime ve of which ifadesi yazılır. Tanımlayıcı cümle yine virgül ile bitirilir.

The composition was very interesting. The sentences of the composition were long. = The composition, the sentences of which were long, was very interesting. (Cümleleri uzun olan kompozisyon çok ilginçti.)

This is the machine, the properties of which I have described. (Özelliklerini anlattığım makine bu.)

Their flat, the exterior of which they painted purple, cost them too much money. (Dışını mora boyadıkları daireleri, onlara pahalıya mal oldu.)

Who & whom

·      Bu iki kelime, sıfat cümleciklerinde çok kullanılır ve birbirine karıştırılır. Who da whom da, tanımlayan sıfat cümleciklerinde (defining relative clauses), tanımlanan isim nesne durumundaysa kullanılabilir. Daha basit söylersek, sıfat cümleciğinin kendi öznesi varsa who da whomda kullanılır.

He is the man who/whom I met yesterday. (Dün tanıştığım adam bu.) = … who/whom I met yesterday bölümü sıfat cümleciğidir ve I, bunun öznesidir. Bu yüzden ikisi de kullanılabilir.

·      Eğer sıfat cümleciğinin öznesi yoksa sadece who kullanılıp whom kullanılmaz.

The girl who came here yesterday was very beautiful. (Dün buraya gelen kız çok güzeldi.) = … who came here yesterday bölümü sıfat cümleciğidir ve öznesi yoktur. Bu yüzden sadece who kullanılabilir.

·      Tanımlamayan sıfat cümleciklerinde (non-defining relative clauses), tanımlanan isim nesne durumundaysa, who kullanmak pek yaygın değildir. Onun yerine whom tercih edilir.

Last year he met Lucy, whom he was later to marry. (Geçen yıl, daha sonra evleneceği Lucy ile tanıştı.) = Bu cümle, … he met Lucy, who he … diye söylense de pek tercih edilmez.

·      Sıfat cümleciğinin fiiline ait bir edatın kullanıldığı durumlarda, edat ile yan yana sadece whom gelir, who gelmez.

I know the girl to whom your brother is talking. (Kardeşinin konuştuğu kızı tanıyorum.) = Bu cümlede to who denmez.

Eğer edatı ayrı yazarsak who kullanılabilir.

I know the girl who your brother is talking to.

Sıfat cümleciklerinde edatların (prepositions) kullanımı

·      Kullanılan fiile ait bir edat (to, with, at …) varsa, sıfat cümleciğinde bu edat mutlaka yer alır. Bu tür cümleler birkaç biçimde kurulabilir. Örneğin, “Listen to” fiili:

The music which we listened to was very good.

The music that we listened to was very good. 

The music to which we listened was very good.

The music we listened to was very good.

= Dinlediğimiz müzik çok güzeldi.

Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, listen fiilinin edatı to’dur ve dört cümle biçiminde de kullanılmıştır. Eğer cümle which ile bağlanıyorsa to, sıfat cümleciğinin başına ya da sonuna konulabilir. Cümle that ile bağlanıyorsa to, yalnızca sıfat cümleciğinin sonuna konur. Daha önce de belirtildiği gibi, nitelenen isimden (the music) sonra cümleciğin öznesi (we) varsa, o zaman hiçbir bağlama zamiri konmayabilir. Ancak yine de edat kullanılmak zorundadır.


“Work with” örneği:

He is liked by the people with whom he works.

He is liked by the people who(m) he works with.

He is liked by the people that he works with.

He is liked by the people he works with.

= Birlikte çalıştığı insanlar tarafından sevilir.

Not: İnsanları tarif ederken, preposition ile sadece whom yan yana kullanılır, yani with whom olur, with who olmaz.


“Do business with” örneği:

This is the man with whom I want to do business.

This is the man who(m) I want to do business with. 

This is the man that I want to do business with.

This is the man I want to do business with.

= İş yapmak istediğim adam bu.

“Suffer from” örneği:

The illness from which he is suffering is very serious.

The illness which he is suffering from is very serious.  

The illness that he is suffering from is very serious. 

The illness he is suffering from is very serious.

= Pençesine düştüğü hastalık çok ciddi. 

Where, in which & which/that

·      Sıfat cümleciklerinde bir yer niteleniyorsa where, which, that kelimelerinden biri kullanılır. Söz konusu yerin sadece tarif edildiği cümlelerde where kullanılmaz. Onun yerine which ya da that kullanılır. Where ise, söz konusu fiil, tanımlanan o yerde yapıldığı takdirde kullanılır.

This is the house where I was born. (Doğduğum ev burası.) = … house which/that I was born denmez.

This is the house which/that I want to buy. (Almak istediğim ev bu.) = … house where I want to buy denmez.

İlk cümlede, evde yapılan bir eylemle birlikte house kelimesi niteleniyor (I was born in this house.). Yani “doğmak” fiili, söz konusu evde yapılmış. Bu durumda which ya da that olmaz, sadece where olur. İkinci cümlede ise evde yapılan bir fiilden söz edilmiyor. Sadece ev tarif ediliyor. Bu durumda da where denmez, which ya da that denir.

I liked the holiday resort where we spent our honeymoon last summer. (Geçen yaz balayımızı geçirdiğimiz tatil beldesini beğendim.) = We spent our honeymoon in the holiday resort. = “Balayı”, tatil beldesinde geçirilmiş ve bu yüzden where kullanılmış.

This is the room where we held the meeting. (Toplantıyı yaptığımız oda burası.) = We held the meeting in the room. = “Toplantı”, odada yapılmış ve bu yüzden where kullanılmış.

I liked the building which/that I saw yesterday. (Dün gördüğüm binayı beğendim.) = I saw the building. = “Görmek” fiili, binada yapılmamış. Bina sadece görülmüş, yani tarif edilmiş. Bu yüzden which ya da that kullanılmış.

·      Where ile yapılan sıfat cümlecikleri başka biçimlerde de yapılabilir. Where kullanıldığı zaman preposition (in, at, on …) kullanılmaz. Yani …in where … denmez. Ama where olması gereken yerde, istenirse where yerine gerekli preposition ile birlikte which kelimesi kullanılabilir.

This is the house where I was born.

This is the house which I was born in. 

This is the house in which I was born. 

This is the house that I was born in.

This is the house I was born in.

= Doğduğum eve burası.

 

Don’t clean the room where Jack is studying.

Don't clean the room which Jack is studying in. 

Don't clean the room in which Jack is studying. 

Don’t clean the room that Jack is studying in.

Don’t clean the room Jack is studying in.

= Jack'in ders çalıştığı odayı temizleme.

·      Somewhere, anywhere, everywhere, nowhere ve place kelimelerinden sonra where yerine that kullanılabilir, hatta that kullanılmadan bile sıfat cümleciği kurulabilir.

I need a place (that) I can stay for a month. (Bana, bir ay kalabileceğim bir yer lazım.)

Have you got somewhere (that) I can sleep for half an hour? (Yarım saat uyuyabileceğim bir yerin var mı?)

Why

·      Why, cümledeki reason kelimesini niteler.

This is the reason why I left early. (Erken ayrılmamın nedeni bu.)

The police never found out the reason why the man was killed. (Polis, adamın öldürülme nedenini hiç bulamadı.)

I don’t know the reason why he doesn’t like me. (Onun beni niye sevmediğini bilmiyorum.)

·      Bu gibi cümlelerde why yerine for which ve that kelimeleri de kullanılabilir.

I don’t know the reason why he doesn’t like me. 

I don’t know the reason for which he doesn’t like me. 

I don’t know the reason that he doesn’t like me. Onun beni niye sevmediğini bilmiyorum.

·      Ancak, reason kelimesini “ileri sürdüğü neden” gibi bir ifadede kullanıyorsak why ya da for which kullanılmaz. Bu anlamdaki reason kelimesini diğer cansız varlıklar gibi düşünüp which ya da that ile nitelemeliyiz.

The reason (that/which) he gave us for the delay shocked all of us. (Gecikme için ileri sürdüğü neden hepimizi şoke etti.)

When

·      When, zamanla ilgili bir kelime niteleneceği zaman kullanılır.

Sunday is the day when I am least busy. (Pazar, en az meşgul olduğum gündür.)

There are times when joking is not permissible. (Şakaya izin verilmeyen zamanlar vardır.)

I will never forget the day when I met my wife. (Eşimle tanıştığım günü hiç unutmayacağım.)

·      Bu gibi cümlelerde when yerine on which, in which, at which ya da that kelimeleri de kullanılabilir.

1923 is the year when the Republic of Turkey was founded. 

1923 is the year in which the Republic of Turkey was founded. 

1923 is the year that the Republic of Turkey was founded.

= 1923, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıldır.

I will never forget the day when I met my wife.

I will never forget the day on which I met my wife.

I will never forget the day that I met my wife.

= Eşimle tanıştığım günü hiç unutmayacağım.

Of whom, of which & of whose

·      Sıfat cümleciklerinde, some, any, none, all, both, several, many, most, one, neither, few gibi kelimeler, of whom, of which ya da of whose ifadeleriyle birlikte kullanılırlar. Bunlardan … of whom insanlar için, … of which cansızlar ve hayvanlar için ve … of whose iyelik durumları için kullanılır. Ana cümle ile sıfat cümleciğinin bir virgülle ayrılması kuraldır.

In our company there are 75 people. Most of them are foreigners. = In our company there are 75 people, most of whom are foreigners. (Şirketimizde, çoğu yabancı olan 75 kişi var.)

Cümledeki most of them ile, şirkette çalışanların çoğu kastedilmektedir. Çalışanlar da insan olduğuna göre, sıfat cümleciğinde them yerine whom getirilmiştir.

My friend has four cars. One of them is a BMW. = My friend has four cars, one of which is a BMW. (Arkadaşımın, biri BMW olan dört arabası var.)

Cümledeki one of them ile, dört arabadan biri kastedilmektedir. Araba cansız olduğuna göre, sıfat cümleciğinde them yerine which getirilmiştir.

I introduced my mother to my roommates, both of whom are basketball players. (Annemi, ikisi de basketbolcu olan oda arkadaşlarımla tanıştırdım.)

I have three sisters, all of whom are attending this school. (Hepsi bu okula giden üç kız kardeşim var.)

Here there are 24 flats, several of which are rather well-decorated. (Burada, birçoğu oldukça iyi dekore edilmiş 24 daire var.)

I used to have a teddy-bear, both of whose eyes were missing. (İki gözü de olmayan bir oyuncak ayım vardı.)

… of them, … of us

·      Bu ifadeleri kullanmak için, sıfat cümleciği bölümünde fiil kullanılmaması gerekir.

Paul gave me a pile of books, some of them rather old. (Paul bana, içlerinde bazıları oldukça eski olan bir yığın kitap verdi.)

The ceremony was watched by a lot of people, some of them with their children on their shoulders. (Tören, bazılarının omuzlarında çocukları olan birçok kişi tarafından seyredildi.)

Anything that … & the only thing that …

·      That kelimesi, all, every, everything, some, something, any, anything, no, nothing, none, little, few, much, only kelimeleriyle ve sıfatların en üstünlük hâlleriyle (the best, the worst…) birlikte sıkça kullanılır. Bu kullanımda which yerine daha çok that tercih edilir.

I’ve done all that I can to help her. (Ona yardım etmek için elimden geleni yaptım.)

The only thing that matters is to find a flat here. (Önemli olan tek şey, burada bir daire bulmak.)

It’s the worst film that has ever been made about love. (O, aşk ile ilgili bugüne kadar yapılmış en kötü film.)

Everybody who … & someone that …

·      Bir sıfat cümleciğinde everybody, everyone, somebody, someone, anybody, anyone gibi belgisiz zamirler tanımlanabilir. Eğer bu belgisiz zamir, ana cümlede özne durumundaysa who ya da that ile tanımlanır. Eğer nesne durumundaysa who, whom ya da that kullanılır ya da hiç bağlama zamiri kullanılmayabilir.

Everybody who/that came to the wedding was elegantly dressed. (Düğüne gelen herkes şık giyinmişti.) = özne durumu

Everybody who I met said that George was a liar.

Everybody whom I met said that George was a liar.  

Everybody that I met said that George was a liar. 

Everybody I met said that George was a liar. = nesne durumu = Tanıştığım herkes, George'un yalancı olduğunu söyledi.

There is someone who I want you to meet.

There is someone whom I want you to meet. 

There is someone that I want you to meet. 

There is someone I want you to meet. = nesne durumu

= Tanışmanı istediğim biri var.

Those who/which/that …

·      Those kelimesi, sıfat cümleciklerinde sıkça kullanılır. Eğer those, insanları niteliyorsa who ya da that ile, cansızları niteliyorsa which ya da that ile kullanılabilir:

Those who/that believe that violent TV programmes cause crime support their point of view with strong arguments. (Şiddet içeren TV programlarının suça neden olduğuna inananlar, görüşlerini güçlü kanıtlarla destekliyorlar.)

A: Shall I bring all the magazines? (Bütün dergileri getireyim mi?)

B: No, I need only those which/that are in the drawer. (Hayır, bana sadece çekmecedekiler lazım.)


B. Non-defining relative clauses

Bu tür sıfat cümleciklerinde, söz konusu ismin nitelenmesine gerek yoktur. Karşı tarafça zaten bilinen, anlaşılan isimle ilgili fazladan bilgi verilmesi amaçlanır ve sıfat cümleciği bir virgülle ana cümleden ayrılır.

They congratulated Ernest Hemingway, who had just won the Nobel Prize. (Nobel Ödülü’nü kazanan Ernest Hemingway’i kutladılar.)

Eğer bu cümle “tanımlayan-defining” olarak kurulsaydı, yani virgül konmasaydı, sanki birden fazla Ernest Hemingway varmış da, biz Nobel Ödülü alan Ernest Hemingway’den söz ediyormuşuz gibi bir anlam çıkardı.

·      Tanımlamayan sıfat cümleciklerinde that kullanılmaz. Onun yerine virgülden sonra cansızlar için which, kişi için who kullanılır. Bu kelime cümleden atılamaz. Eğer tanımlanan ve bu kelime de cümleden atılamaz.

Atatürk, who was the first President of Turkey, founded the Republic of Turkey. (Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı olan Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.)

Bu cümlede Atatürk denilince “hangi Atatürk?” gibi bir soru sormaya gerek olmadığına göre, kimi kastettiğimiz karşı tarafça anlaşıldığına göre, iki virgül arasındaki ifade bize Atatürk’ü tanıtmaz, sadece O’nunla ilgili bize ek bilgi verir.

 

My father, who loves me very much, has made many sacrifices for my happiness. (Beni çok seven babam, mutluluğum için çok fedakârlık yapmıştır.)

Bu cümlede de nitelenen isim my father kelimesidir. “Babam” deyince kimin kastedildiği bellidir ve onu ayrıca tanımlamaya gerek yoktur. Yani karşı taraf, “hangi baban?” diye bir soru sormaz. Yukarıdaki cümlede tek yapılan, söz konusu kişinin babasıyla ilgili ek bir bilgi verilmiş olmasıdır ve bu da virgülle ana cümleden ayrılmıştır. Who loves me very much kısmı ana cümleden çıkarılsa bile, cümlenin anlamı ve yapısı bozulmayacağı gibi, babamla ilgili tanımlamaya yine gerek kalmayacaktır.

Susan, who always does my hair, has moved to another hairdresser’s. (Her zaman saçımı yapan Susan başka bir kuaföre geçti.) = Susan, always does … denmez.

Bogart starred in the film “Casablanca”, which was made in 1942. (Bogart, 1942’de çevrilen “Casablanca” filminde başrolde oynadı.) = Cümlede that kullanılamayacağı gibi which de cümleden atılamaz.

·      Eğer tanımlanan isim, sıfat cümleciğinde nesne durumunda ise who yerine whom da kullanılabilir.

My mother, who/whom you met yesterday, lives in London. (Dün tanıştığın annem, Londra’da yaşıyor.)

Eğer kullanılan fiilin bir edatı varsa o da kullanılmak zorundadır.

Nick, who(m) I’ve been working with for ten years, is very reliable

Nick, with whom I’ve been working for ten years, is very reliable. (On yıldır birlikte çalıştığım Nick çok güvenilirdir.)

·      Tanımlamayan sıfat cümleciklerinde, yer tarif ederken “where” de kullanılır.

London, where more than nine million people live, has many problems to solve. (Dokuz milyondan fazla insanın yaşadığı Londra’nın, çözeceği çok sorunu var.)


C. Connective relative clauses

Bu tür sıfat cümleciklerinin nitelediği bir isim değil, bir cümlenin tamamıdır. İsminden de anlaşılacağı gibi birleştirici bir özelliğe sahiptirler. Bağlama zamiri olarak sadece which kullanılır ve sıfat cümleciği mutlaka virgülle ayrılır.

I didn’t eat my food. This made my mother angry. = I didn’t eat my food, which made my mother angry. (Yemeğimi yemedim; bu da annemi kızdırdı/Yemeğimi yememem annemi kızdırdı.) = Cümlede nitelenen, food kelimesi değil, cümlenin I didn’t eat my food kısmıdır.

Helen married a poor boy, which surprised everybody. (Helen yoksul bir çocukla evlendi; bu da herkesi şaşırttı/Helen’ın yoksul bir çocukla evlenmesi herkesi şaşırttı.)

Leo is rather bad-tempered, which makes him a difficult person to work with. (Leo oldukça aksi biri; bu da onu birlikte çalışılması zor bir insan yapıyor./Leo’nun aksi olması, kendisini birlikte çalışılması zor bir insan yapıyor.)

Pamela married Patrick, which made Richard very unhappy. (Pamela’nın Patrick ile evlenmesi Richard’ı çok mutsuz etti.)


D. Reduced relative clauses

Sıfat cümlecikleri, anlamda bir değişiklik olmadan, cümleden bazı öğeler atılarak da kurulabilir. Bu durum, temel olarak Türkçedeki eksiltili cümlelere benzer. Aşağıda örnekler verilmiştir.

–ing kullanımı

·      -ing almış bir fiil, sıfat cümleciği yerine kullanılabilir. Cümlede nitelenecek isimden sonra –ing almış böyle bir fiil getirilebilir. Cümle etken (active) anlamdadır. Ancak, nitelenen ismin cümlede özne durumunda olması gerekir. İki cümle arasında anlam farkı yoktur.

I saw the children who were playing in the garden. = I saw the children playing in the garden. (Bahçede oynayan çocukları gördüm.)

The old woman living upstairs makes too much noise. (Üst katta oturan yaşlı kadın çok gürültü yapıyor.)

Do you know the boy dancing with your sister? (Kız kardeşinle dans eden çocuğu tanıyor musun?)

As the ship approached the bay, the soldiers noticed a large crowd standing on the beach. (Gemi koya yaklaşırken askerler, sahilde bekleyen büyük bir kalabalık farkettiler.)

·      Tanımlamayan sıfat cümleciklerinde de (non-defining relative clauses) bu uygulama yapılır. Tek farkı, virgülle ayrılmasıdır.

My son, playing with his friends there, is very naughty. (Orada arkadaşlarıyla oynayan oğlum çok yaramazdır.)

My parents, expecting me to get a high mark, will be frustrated if I can’t. (Yüksek not almamı bekleyen annemle babam, eğer alamazsam hüsrana uğrayacaklar.)

Past participle kullanımı

·      Tanımlanmak istenen isimden sonra past participle durumdaki bir fiil, sıfat cümleciği yerine kullanılabilir. Cümlede nitelenecek isimden sonra söz konusu fiilin past participle hâli getirilir ve anlam edilgendir (passive). İki cümle arasında anlam farkı yoktur.

Some of the people who were invited to the wedding didn’t turn up. = Some of the people invited to the wedding didn’t turn up. (Düğüne davet edilen insanlardan bazıları gelmedi.)

I found the boss sitting at a table which was covered with documents. = I found the boss sitting at a table covered with documents. (Patronu, üzeri belge dolu bir masada otururken buldum.)

The student punished by the teacher is standing in the corner. (Öğretmen tarafından cezalandırılan öğrenci köşede ayakta duruyor.)

The ammunition had to be transported on carts pulled by horses. (Cephanenin, atlar tarafından çekilen arabalarla taşınması gerekiyordu.)

A body recovered from the crashed plane was wearing life jacket. (Düşen uçaktan kurtarılan bir cesedin üstünde can yeleği vardı.)

·       Eğer edilgen ifade, süreklilik anlatan zamanlarda ise (continuous tenses), fiilin sürekliliğine vurgu yapmak için being done kullanılabilir:

Everyone loved the music which was being played by the band. = Everyone loved the music being played by the band. (Herkes, müzik grubu tarafından çalınmakta olan müziğe bayıldı.)

Be + sıfat kullanımı

·       Eğer nitelenen isimden sonra doğrudan sıfat gelmişse, burada bir eksiltme (reduction) var demektir.

The student who is happy with his exam result is jumping up and down with excitement. = The student happy with his exam result is jumping up and down with excitement. (Sınav sonucundan mutlu olan öğrenci heyecandan zıp zıp zıplıyor.)

We need a parcel large enough to hold these toys. (Bize, bu oyuncakları alacak kadar büyük bir koli lazım.)

Be + yer edadı kullanımı

·       Söz konusu isim bir yer edadı ile tanımlanıyorsa, cümleden who, which, that bağlama zamiri ile fiil atılıp, cümlede geriye sadece yer bildiren kısım kalabilir.

The book which is on the desk is mine. = The book on the desk is mine. (Sıranın üstündeki kitap benim.)

The students in the garden are not aware of the time. (Bahçedeki öğrenciler saatin farkında değiller.)

To + do kullanımı

·       The first, the second, the last, the only gibi ifadelerden ve sıfatların en üstünlük hâllerinden sonra sıfat cümleciği, to do biçiminde kısaltılabilir.

Sophia was the first person who left the building. = Sophia was the first person to leave the building. (Sophia, binadan ayrılan ilk kişiydi.)

I am the last person to leave the office. (Ofisten çıkan son kişi ben olurum.)

·       Eğer edilgen (passive) yapı söz konusu ise to be done şeklinde kullanılır:

The best route that can be followed is through the tunnel. = The best route to be followed is through the tunnel. (İzlenecek en iyi güzergâh, tünelden geçendir.)

·       Bu yapı, something, anything, nothing, somebody, anybody, nobody gibi kelimelerden ve isimlerden sonra da kullanılır.

Would you like something to eat? (Yiyecek bir şey ister misiniz?)

There is nothing to drink. (İçecek hiçbir şey yok.)

I have a lot of work to do. (Yapacak çok işim var.)

İsim grubu kullanımı

·       Nitelenen isimden sonra virgül konur, who ve which ile fiil, cümleden atılır. Geriye sadece o ismi tanıtan kelime grubu kalır.

Mr Collins, who is the general manager of the company, is a very punctual person. = Mr Collins, the general manager of the company, is a very punctual person. (Şirketin genel müdürü olan Bay Collins çok dakik bir insandır.)

Istanbul, the biggest city in Turkey, is very crowded. (Türkiye’nin en büyük kenti olan İstanbul)

Kaynak

http://www.ekremuzbay.com/gramer/relative-clauses.html

 

Yorumlar