Antik Kentleri Gezerken Anlamadım Demeyin

Tarihin kendine has esrarengiz bir dili vardır. Arkeolojik kentlerin vazgeçilmezleri olan yarım yamalak kemerler, toprağa gömülmüş sütunlar, yıkık dökük yapılar aslında bize medeniyetimizin emekleme çağındaki günlük yaşamını, kültürünü, zorluklarını, estetiğini, mimarisini anlatmaya çalışır. Bu kalıntılar medeniyetimizin ilk kelimeleridir ve bize de onun dilinden anlamak düşer.

Gördüğümüz şehirlerdeki taşınabilir eserler, hem doğadan hem de insanoğlunun yağmalama alışkanlığından korunabilmesi için kapalı arkeoloji müzelerinde sergilenir. Açık alanda görülenler ise taşınamaz olarak kabul edilen, şehrin mimari yapılarıdır. Buna rağmen Berlin Pergamon Müzesi’ne taşınan Zeus Sunağı gibi dünyanın pek çok müzesine taşınmış tarihi eserlerimizde vardır.

Yunan ve ardından gelen Roma medeniyetine ev sahipliği yapan antik kentlerde duyabileceğiniz aşağıdaki tanımlamalar, kafamızda o dönemi canlandırmamız da faydalı olacaktır.

TİYATRO

1-Oturma basamakları – Cavea

Oturma basamakları merdivenlerle parçalara ayrılmıştır bu bölümlere Roma tiyatrolarında Cunei denir. Seyirci oturma yerlerini dikine kesen merdivenli kısımlara kerkides, yatay olarak bölen yürüyüş yoluna diazoma denir. Normal bir tiyatroda iki tane diazoma olur ancak Efes gibi üç diazoması olan büyük tiyatrolarda vardır.

2-Sahne binası - Skene

Oyuncuların oyunlarını oynadıkları bu kısım, günümüze gelen tiyatroların bir çoğunda yıkılmış vaziyettedir.

Antik Yunan Tiyatro Modeli 

3-Orkestra - Orchestra

Orkestra yarım daire biçiminde önde bulunan kısımdır, koro burada bulunur, önemli kişilerin oturduğu yerler de burada bulunur.

Antik Roma ve Yunan tiyatrosunun birbirine benzediği kadar farklı oldukları noktalarda vardır.
  • Yunan tiyatrosundan farklı olarak Roma tiyatroları tek bir yapıdır. Sahne binası ve oturma basamakları kesintisiz bir çevre duvarı ile bir araya toplanmıştır. 
  • Sahne binasının duvarları oturma basamakları ile aynı yüksekliğe çekilerek kapalı bir alan yaratılmış ve seyircinin dış dünya ile ilişkisi kesilerek dikkatin sahnede yoğunlaşması sağlanmaya çalışılmıştır. 
  • Sahnede gösteri yapanları hava şartlarından korumak için yapılmış olan ahşap çatı vardır. Ayrıca bu çatı sesin daha iyi dağılmasını sağlayan akustik bir görev de görmektedir. 
  • İzleyiciler için dış duvar üzerinde yerleştirilmiş ahşap direklere asılı tenteler bulunmaktadır. 
  • Roma döneminde sahne duvarının zengin bir biçimde dekore edilmiştir. 
  • Romalı mimarlar genelde kemer ve tonoz kullanarak tiyatroları düz bir zemine oturtmuşlardır. Yunan Tiyatroları bir yamaca yaslanmış bir görüntüdedir. 
  • Yunan tiyatrolarında görülen at nalı şeklindeki plana sahip orkestra, Romalı mimarlar tarafından yarım daire haline getirilmiştir. M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren üzerinde oyunların oynandığı proskene genişletilmiş, orkestra işlevini yitirmiştir. Orkestrada önemli kişilere oturma yerleri hazırlanmıştır. 
  • Roma tiyatrolarında izleyicilerin oturduğu auditorium kısmının en üst sırası sütunlu bir galeri olarak inşa edilmiştir. Burası izleyicilerin gezinebilecekleri ya da yağmurdan korunabilecekleri bir alandır. 
Roma Tiyatro Modeli

Amfi-tiyatro ise düz bir alana kemerler vasıtasıyla yükseltilen tiyatrolardır. Romalılar zamanında vahşi hayvanları ve gladyotörleri dövüştürmek için yapıldılar. En meşhuru elbette Roma'daki Kolesyum’dur.

Kolezyum - Roma

BOULEUTERION - Meclis Binası

Bouleuterion'lar kentlerin devlet işlerinin tartışıldığı, görüşüldüğü küçük bir tiyatro biçimindeki meclis binalarıdır. Yarım daire bir meydan ve buna uygun sıralanan oturma basamaklarından oluşur.

ODEON

Odeonlar müzik gösterilerinin yapıldığı,zaman zaman kısa oyunlarında oynandığı yine tiyatroyu andıran küçük yapılardır.

AGORA

Eski Yunanda pazaryeri olarak kullanılan meydanlardır. Roma dönemindeki adı Forumdur. Resmi kurumlar da bu meydanların etrafında yer almıştır. Bazı dinsel ayinler,kültürel etkinlikler için de kullanılırdı.
Agora

STOA

Önü sütun sırasıyla çevrili arkası kapalı,üstü örtülü mekanlar. Agora denilen meydanların etrafında, sokaklarda, önemli yapıların yanlarında kullanılırdı. Halkın yağmurlu havalarda sığındığı, dükkanların bulunduğu galeriler.
Stoa

GYMNASIUM

Antik çağda bedensel ve zihinsel etkinliklerin yapıldığı yapılardır. Çağların okulları olarak adlandırılabilir. Açık bir avlu, stoalar ve onun etrafında odaların olduğu bir yapı olarak tasarlanmıştır.

NEKROPOL

Antik kentlerde mezarların bulunduğu alandır.

LAHİT

Taş, mermer gibi malzemelerden oyularak yapılan, içine ölülerin yerleştirildiği ,kapaklı mezarlardır. Belirli bir gelir ve düzeye sahip insanlar lahit yaptırabilirdi.

ALTAR - Sunak

Tanrılara sunulan adaklar için kullanılan yuvarlak veya köşeli biçimlerde yapılmış taştan yapılardır. Tapınaklarda, kutsal alanlarda, tiyatrolarda bulunabilir. Anıtsal bina şeklinde olanları da vardır.

TAPINAKLAR

Tanrının evidir. Tapınmak için içine girilemez. Sella denilen bölümde Tanrının heykeli bulunur, buraya sadece rahipler ( din görevlileri) girebilir. Yunan tapınak planı megaron dediğimiz dikdörgen planlı ege ev tipindedir.

AKROPOL

Antik çağlarda kentlerin yüksek kısımlarında etrafı surlarla çevrili ,içinde tapınaklar, kentin zenginlikleri bulunan yerleşimdir. Kentin kalesi görünümündedir.

Atina Akropolü - Yunanistan 

SARNIÇ

Yağmur sularının biriktirildiği , oyularak veya örülerek yapılan depolardır. İçleri horasan harcı ile sıvanmışlardır. Horasan harcının içine volkanik küller katılarak su geçirmesi önlenmiştir.

TEMENOS

Bir veya daha çok dinsel yapıyı içine alan etrafı duvarlarla çevrili kutsal alandır.

ALINLIK

Antik yapıların ön ve arka cephelerinde üçgen şeklindeki bölümler, mermer veya örülerek de yapılırdı.

ATRIUM

Antik Roma evlerinde etrafı sütunlarla çevrili üstü açık avludur.

RÖLYEF

Alçak ve yüksek olmak üzere iki çeşidi olan kabartmalardır.

FRİZ

Bir şerit şeklinde uzunlamasına devam eden kabartma veya süslemelerdir.

STEL

Üzerinde yazı ve kabartmalar bulunan diklemesine kullanılan levhalardır.

MOZAİK

Değişik ebat ve şekillerde taş, cam, pişmiş toprak gibi maddelerden oluşan parçaları bir yüzeyde yan yana yapıştırarak oluşturulan çalışmalara denir. Antik dönemde kireç harcı üzerine yapıştırılırdı. Mozaikte parçalar yapıştırılırken aralarda derzler bırakılır daha sonra bu derzler, parçaları zemine yapıştırmakta kullanılan harçla kapatılırdı. Romalılar ve Bizans dönemlerinde çokça kullanılmışlardır. Romalılarda evlerin zeminlerinde, duvarlarda ve tavanlarda kullanılmışlardır. Bizanslılarda yine ev ve saraylarda , bazilikalarda kullanılmıştır.

Mozaik örneği 

FRESKO

Yaş sıva üzerine kök veya toprak boyalarla yapılan resimlerdir. İlk örnekleri Romalılar döneminde görülmüştür. Bizanslılarda kiliselerde dini konuları canlandıran resimler yapılmıştır.

KEMER

Ağırlığı eşit olarak iki tarafa dağıtan kavisli mimaridir. Daha çok Romalılarla birlikte görülmeye başlanmıştır. Ondan önce daha basit şekilleri kullanılmıştır. En ortada bulunan taşa kilit taşı denilir, örülürken en son konur.

TONOZ

Kemerlerin derinliğine uzanmasıyla oluşan örtü sistemidir.

PAYE ve SÜTUN

Payeler taş veya tuğla örülerek yapılan taşıyıcı ayaklardır. Sütun yekpare veya bir kaç parça mermer, ağaç gibi malzemelerden yapılan taşıyıcı ayaklardır.

Kaynak

http://www.cerezforum.com/turizm-rehberi/51897-antik-yunan-kentleri.html#ixzz2OqE364PK

Yorumlar