Ayasofya - Kutsal Bilgelik

İstanbul'un ilk kilisesi Aya İrini yanına inşa edilmiş olan Ayasofya, Osmanlı zamanında cami, Latin krallığı süresince Katolik Katedrali, Bizans dönemi boyunca ise Ortodoks Katedrali olarak kullanılmıştır. MS 5.yy'a kadar Büyük Kilise (Megale Ekklesia - Magna Ecclesia) olarak bilinen bu tarihi katedral, daha sonraları 'Kutsal Bilgelik' anlamına gelen Ayasofya adıyla anılmaya başlanmıştır. 

313 yılında Konstantin'in Hristiyanlığı Roma topraklarında serbest bırakmasından sonra Hristiyanlık imparatorluk topraklarında hızla gelişmiştir. Büyük Konstantin'in tarafından eski bir Artemis tapınağı üzerine,  ahşap bir Latin bazilika mimarisinde inşasına başlanılan ilk Ayasofya, 15 Şubat 360 yılında Büyük Konstantin'i oğlu II.Constanious tarafından açılmıştır. 

20 Haziran 404 yılında patrik Hrisostomos ile prenses Eudoxia'nın anlaşmazlığı sonucunda çıkan isyanda bu ahşap yapı yanındaki senato binası ile beraber yanmıştır. II.Thedisious emriyle Mimar Rufinos'a yeniden inşa ettirilen Ayasofya, 10 Ekim 415 yılında Patrik Attikus tarafından ikinci kez açılmıştır. Bu yeni yapıda yine ahşap bir yapı idi. 1930'lu yıllarda yapılan kazılarda bulunan bazı sütun ve mozaik kalıntıları bugün Ayasofya'nın bahçesi içinde görülebilir durumdadır.  Ancak yıkılma tehlikesi nedeniyle kazılar ilerletilmemiştir. 


531 yılına gelindiğinde, Doğu Roma'nın başında eski bir asker olan I.Justunianus vardır. Soylu olmayan  I.Justunianus yeni getirdiği vergiler ile halkı ezmeye başlamış ve halka çok kıymet vermez bir duruş sergilemiştir. Bu baskılara dayanamayan Konstantinopolis halkı, attığı Nika (Zafer) nidaları nedeniyle Nika Ayaklanması olarak anılan ayaklanma ile  I.Justunianus karşı isyan etmiştir. İsyan 18 Ocak 532 yılında Hipodrom'da toplanan 30 bin üzerindeki isyancının katledilmesi ile sonlanmıştır.  

Ancak isyan sırasında Ayasofya ve Aya İrina ile beraber pek çok kamu binası yanmıştır. Yanan Ayasofya'nın inşaatına Şubat 532 yılında yeniden başlanmıştır. I.Justunianus tarafından başlatılan inşaatlardan sonra, Ayasofya, 537 yılının Noel'inde, 27.Aralık.537'de açılmıştır.


Ayasofya Kilisesi

Piskoposluğun merkezi olan ve Bizans İmparatorluğu'nun büyük önem verdiği kilisenin inşaatından, Bizanslı mühendis Miletus İsidor ve matematikçi Tralles (Aydın) Anthemius sorumluydu. Amaç yangına, depreme dayanıklı görkemli bir yapıydı. İnşaatta 10 binden fazla işçi çalışmış, 5 yıl 10 ayda biten inşaatın ardından açılışı yapılan kilisenin, Bizanslı tarihçiler tarafından o dönem dünyanın en büyük yapısı olduğu yazılmıştır. I.Justunianus bu kadar büyük bir yapı inşa ettirmesindeki sebebin, varlığını meşru hale getirmek ve bunu tüm dünyaya göstermek olduğu düşünülmüştür. 

Ayasofya 557'deki depremde hasar görünce, İsidor'un yeğeni Genç İsidor tarafından onarılmış ve 562'de yeniden açılmıştır. Kilisenin içindeki mozaikler ise 565-578 yılları arasında tamamlanmıştır. Ayasofya Kilisesi, 1204 yılına kadar çeşitli depremler ve yangınlar atlatmış, defalarca yeniden inşa edilmiştir. Rum Ortodoks Kilisesi olarak kullanılan Ayasofya, 1204 yılında doğuya sefere giden Haçlıların eline geçtikten sonra 1261'e kadar Roma Katolik Kilisesi'ne çevrilmiş ve 'Sancta Sophia' adıyla anılmıştır.

1261'de Bizanslıların İstanbul'un hakimiyetini yeniden ele geçirmeleriyle birlikte Ayasofya yeniden Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1261 yılına dek beş Latin kralı Ayasofya'da taç giymiştir.



Konstantin zamanında Roma’daki Circus Maximus'un benzeri olarak yapılmış olan hipodromdan,Latin istilası sırasında alınarak götürülmüş olan at heykellieri bugün Vendedik'teki San Marco kilisesindedir

29 Mayıs 1453'te, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldığında, Ayasofya yaralı Bizans askerlerinin, kadın ve çocukların sığınma yeriydi. 
1 Haziran 1453'te İstanbul'daki ilk Cuma namazını burada kılan Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'nın Osmanlı yönetimi altında cami olarak hizmet vereceğini de duyurmuştur. 

Ayasofya Camii'nin ilk minaresi 
1481'de inşa edilmiştir. Fatih Sultan Mehmet'ten sonra tahta geçen Sultan 2. Bayezid zamanında bir minare daha dikilmiştir. 1509'daki büyük İstanbul depreminde ilk yapılan minare yıkılmış ve yerine tuğladan yeni bir minare yapılmıştır. Diğer iki minare de Sultan 2. Selim zamanında, Mimar Sinan tarafından yenileme çalışmaları sırasında inşa edilmiştir. Bu sebeple Ayasofya'nın farklı zamanlarda yapılan 4 minaresi de birbirinden farklıdır. Mimar Sinan payandaları yenileyip destek duvarları ekleyerek Ayasofya'yı sağlamlaştırmıştır. 


Ayasofya Cami

1739'da camiye medrese, kütüphane ve aşevi de eklenmiş, 1847-1849 arasında yenilenme çalışmaları sırasında kapalı kalan Ayasofya, cami olarak son kez 1849'da açılmıştır. 1 Şubat 1935 yılından beri Ayasofya müze olarak hizmet vermektedir. Bugün ise tekrar camiye dönüştürülmesi tartışılmaktadır.

Yorumlar